EDA NUR IŞIKSAL

Tarih: 21.05.2015 11:51

ŞEHİR VE İNSAN

Facebook Twitter Linked-in

ŞEHİR VE İNSAN

Biliyorum hepimiz yorgunuz… Koca bir kış bitti, bahar geçti yaz geliyor… Bu hafta özellikle düşündüm acaba nasıl bir konu bulsam ve ne yazsam diye bunun sebebi tıkanmış olmak konu bulamamak değildi. Aklıma bir sürü konu, yazılabilecek, tartışılacak sorunlar vb. birçok şey geldi ama bir konu var ki hepsine ağır bastı. Üç köşe yazımın ardında hep bazı hayalleri, sorunları ele aldım fakat bugün baktığımda hala yazılarımın arkasında sonuna kadar dururken onlarda bahsettiğim şeylerin temelinde aslında çok farklı bir bakış açısının yattığını ve bunun sadece Tekirdağ’ın değil pek çok yerdeki temel sorun olduğunu gözlemledim.

Öyleyse şöyle başlayalım: sizce bir şehri şehir yapan nedir? Bence yerli ya da yabancı kuşkusuz ki insanlardır. Bir düşünün, gittiğiniz en kötü yerde bile sıcak bir gülümseme, bir ilgi orayı dünyanın en güzel yeri yapmaz mı? Tekirdağ’ın sanıyorum ki en genç köşe yazarıyım. Bu kadar toy olmama rağmen bile affınıza sığınarak etrafıma ve davranışlarımıza bakıyorum ki kendi içimizde bir şeyleri çözemezsek ne gözlerimizi kapattığımızda olmak istediğimiz şehir olabiliriz ne de o mutlu aileleri kurabiliriz diye düşünüyorum.

Yukarıdan şehre bakan bir kelebek gibi hissediyorum kendimi. Bir dünya söz, kavga, kırılan kalpler, kurulan cümleler… En önemlisi de bu kadar konuşan insanın arasında ne insanımın insanıma doğru bir tavır sergilediğini ne de şehrime yapılan o kadar vaadin yerine getirildiğini görüyorum…

Beni yanlış anlamayın yoğun iş tempolarınızda, sürekli değişen dengesiz eğitim sistemlerimiz içinde, bir elektrik kesintisinde bile alt üst olan dünyamızda sizleri suçlamıyorum. Fakat bir düşünün istiyorum evden dışarı çıkarken sabrı taşmış otobüs şoförlerimizi, okula gittiğimde öğrencisini düşünmek bir yana kendine faydası dokunamayacak bunalımda öğretmenlerimizi, gençliğini yaşamayı bırakın uyumaya yemek yemeye zaman ayıracak vakti kalmamış bıkkın öğrencilerimizi görüyorum. Hastasından daha kötü durumda doktorlar, evinde iş sıkıntısından eşini çocuklarını kıran anne babalar, şiddete meyil eden zararlı maddelerden medet uman bir gençlik görüyorum. Dönemimizde pek çok hastalığın sebebinin de stres olduğunu biliyoruz.

Şimdi diyeceksiniz ki bu kelebek ne diyor biz ne yapabiliriz ki? Aslında çok basit bir şey istiyorum sizlerden Tekirdağ. Değişen gelişen sistemler içinde yaşıyoruz. Bu sistemlerin içinde bir dolu sorunla beraberiz ama biz insanız bunu asla unutmayalım. Büyük zaferler için kırılmış kalplere, boş vaatlere, hakaretten başka bir şey bilmeyen bireylere değil, pozitif düşünen terbiye sınırlarını iyi bilen olgun insanlara ihtiyacımız var… Çocuklarımızın küfürler duymaya, sevdiklerimizin en ufak bir hatasında hakarete maruz kalıp psikolojik sorunları olan bireylere dönüşmesine ihtiyaç yok. İhtiyacımız olan biraz daha düşünerek hareket etmek, el ele yaşayabilmek…

İnsanı sağlıklı, mutlu olmayan bir Tekirdağ, vaatlerini de sözlerini de hizmetini de eksiksiz yerine getirmiş sayılamayacaktır. Çünkü unutmayalım ki kendi içimizde açtığımız bir savaşı bizden başkası düzeltemez. Mutsuz sağlıksız bir toplum için yapılan altından saraylar dahi lüzumsuz sayılacaktır.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —