Tarih: 22.06.2013 11:23

DİKKAT! “ÖĞRENİLMİŞ UYKUSUZLUK” TEHDİT EDİYOR

Facebook Twitter Linked-in

DİKKAT! “ÖĞRENİLMİŞ UYKUSUZLUK” TEHDİT EDİYOR
 
Türk Uyku Tıbbı Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özgen: "Uykusuzluk çekenlerin büyük bölümünü öğrenilmiş uykusuzluk hastaları oluşturur."
 
Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fuat Özgen, yaptığı açıklamada, öğrenilmiş uykusuzluk rahatsızlığı hakkında bilgi verdi.
 
Özgen, uykusuzluk çekenlerin büyük bölümünü öğrenilmiş uykusuzluk hastalarının oluşturduğunu belirtti. Prof. Dr. Özgen, sözlerini şöyle sürdürdü: "Büyükşehirlerde ya da gürültülü yerlerde yaşayan, alkol, çay, kahve gibi içecekleri çok tüketen, şehir içi trafiği yoğun ve iş temposu yüksek ortamlarda çalışan kişilerde daha sık karşılaşılan bir problemdir."
 
Uykusuzluk hastalarının büyük bölümünü öğrenilmiş uykusuzluk hastalarının oluşturduğunu ifade eden Özgen, başlangıçta geçici bir stres kaynağının yol açtığı uykusuzluğun, çoğu kişide giderek ortadan kaybolduğunu ancak bazı hastalarda "uyuyamama" ile ilgili gerginlik ve kaygının giderek kısır döngüye dönüştüğünü söyledi. Bu durumun 1 aydan daha fazla sürmesinin öğrenilmiş uykusuzluk tablosunun oluşması anlamına geldiğini vurgulayan Özgen, şu bilgileri aktardı:
 
"Bu hastalık, büyükşehirlerde ya da gürültülü yerlerde yaşayan, alkol, çay, kahve gibi içecekleri çok tüketen, şehir içi trafiği yoğun, iş temposu yüksek ortamlarda çalışan kişilerde daha sık karşılaşılan bir problemdir. Mükemmeliyetçi, obsesif, hassas, duygusal ve titiz kişilerde daha sık gözlenir. Sıklıkla 20-40 yaş arasında genç erişkinlik döneminde başlar. Kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür."
 
Nasıl Gelişir
 
Öğrenilmiş uykusuzlukta çoğu kez hastaların, uykusuzlukları hakkında ve bunun yaşamlarını nasıl etkilediği üzerine odaklandıklarını belirten Prof. Dr. Özgen, uyumak üzere yatağa yatan hastaların akıllarındaki konular hakkında uzun uzun düşündüklerini, bir önceki günün uğraşlarını gözden geçirdiklerini veya ertesi gün karşılaşacakları sorunlar için strateji geliştirdiklerini anlattı.
 
Bu hastaların, genellikle uyumak için uğraştıklarını ancak çabalarının boşa çıkması sonucunda bunaldıklarını belirten Özgen, şunları kaydetti:
 
"Bu hastaların evden uzak olduğu zaman daha iyi uyudukları görülür. Hasta kendisine sorulduğunda, uyumak için çaba harcamadığında, örneğin televizyon seyrederken uyuyabildiğini söyler. Genellikle oturma odasında televizyon karşısında uyuklayan hasta, daha sonra kalkıp pijamalarını giyip yatağa yattığında tamamen uyanık olduğunu hisseder ve bir türlü uyuyamaz. Bu hastalar, yatak odasında koşullanma nedeniyle rahat uyuyamaz, evden uzakta ya da yatma zamanı yapılması gerekenleri yapmayınca daha rahat uyur."

Ne Yapmalı
 
Hastalığın tedavisine yönelik önerilerde bulunan Özgen, "Bu hastalara, genellikle uyku hijyenine yönelik bilgilendirme yapılarak, oluşturdukları kısır döngüyü bozmaya yönelik bilişsel-davranışçı tedaviler uygulanır. Uyaran kontrol tedavileri ve rahatlama teknikleri faydalı olur. Tedavide kötü uykuyu hatırlatan şeyleri öğrenmeme ve yeni uyku alışkanlığını öğrenme en önemli husustur," ifadelerini kullandı.



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —