Tohum sektörünün üç büyük ismi Namık Kemal Üniversitesi öğrencilerine başarının tüyolarını verdi:
ORTAK MESAJ: “BAŞARININ SIRRI ÇOK ÇALIŞMAK”
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Islahı Topluluğu, çok önemli bir etkinliğe imza attı. Bu yıl kurulan Namık Kemal Üniversitesi Bitki Islahı Topluluğu, ilk etkinliğinde çok önemli isimleri ağırladı. Tohum ıslahı alanında faaliyet gösteren ve ülke çapında tarım sektörüne yön veren üç büyük tohumculuk firmasının önemli isimleri, öğrencilere sektörde başarının ip uçlarını anlattılar. Tohum ıslahı konusunda öğrencilerin sorularını yanıtlayan, sektörün ihtiyaç ve beklentilerini paylaşan katılımcılar, öğrencilerin beğenisini kazandı.
Dünyaca ünlü Fransız tohum firması Limagrain’in Türkiye Genel Müdürü Cenk Saraçoğlu, Trakya Tohumculuk ve Veterinerlik Ltd Şti Yönetim Kuruu Başkanı İlhami Özcan Aygun ve Sarı Tohumculuk Genel Müdürü İbrahim Toruk, sektör hakkında çarpıcı örnekler vererek geleceğin ziraat mühendislerine önemli bilgiler aktardılar.
ÖĞRENCİLER FEYZ ALDI
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Ana Bilim Dalı Başkanı Adnan Orak, panelde yaptığı konuşmada üniversitenin 4 çeşit tescillenmiş ıslah tohumu bulunduğunu belirtti. Bu sayının artması için ellerinden geleni yaptıklarını sözlerine ekleyen Orak, “Bakanlık bünyesinde 36, TÜBİTAK bünyesinde ise 11 projemizi sonlandırdık. Çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz,” diye konuştu.
Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof Dr Ahmet İstanbulluoğlu da, üçü de Ziraat Fakültesi mezunu olan üç başarılı ismi aralarında görmekten mutluluk duyduklarını kaydetti. İstanbulluoğlu, “15-20 yıl önce onlar da sizin gibi bu sıralarda oturuyorlardı. Şu anda sektörün önde gelen isimleri haline geldiler. Sayın Cenk Saraçoğlu’nu, İbrahim Toruk’u ve İlhami Özcan Aygun’u ağırlamaktan gurur duyuyoruz,” ifadelerini kullandı.
SARAÇOĞLU: “MERAK ÇOK ÖNEMLİ”
İlk olarak kürsüye gelen Limagrain Türkiye Genel Müdürü Cenk Saraçoğlu, öğrenci oldukları dönemde şimdiki imkânların bulunmadığını ifade ederek, “Biz elimizdeki olanaklarla bir şeyler yapmaya çalıştık. Başarılı olmaktan başka seçeneğimiz yoktu. Yapmak zorunda olduğumuz işleri yaparak bugünlere geldik,” şeklinde konuştu.
Öğrencilere iş hayatı ile ilgili de önemli tüyolar veren Saraçoğlu, “Çalışmadan hiç kimse size imkânlar sunmuyor. Sektörün çok fazla ziraat mühendisine ihtiyacı var. Ancak sadece diplomasını almış olanlar maalesef yeterli olmuyor. Öğrencilerimizin kendini geliştirmesi ve yetiştirmesi gerekiyor. Benim iş görüşmelerinde sorduğum sorulardan biri de Tekirdağ’daki tohum bayilerinden, zirai ilaç bayilerinden kaçının ismini sayabildiğinizdir. Ne yazık ki öğrencilerimizin neredeyse hiçbiri Tekirdağ’da bu işi kimlerin yaptığını bilmiyor,” ifadelerini kullandı.
Saraçoğlu, iş görüşmelerinde yaşadığı ilginç bir anıyı öğrencilerle paylaşmayı da ihmal etmedi. “Binin üzerinde iş görüşmesi yaptım. Bunlardan bir tanesi ilginçti. Arkadaşın ailesi tarım ve hayvancılıkla uğraşıyormuş. ‘Ne kadar araziniz, hayvanınız var,’ diye sorduğumda bana ‘11-12 dönüm tarlamız, 8-10 tane de ineğimiz var,’ dedi. Adam kendi tarlasının boyutlarından bihaber. 11 dönümle 12 dönüm arasında 1000 metrekarelik bir fark söz konusu. 8 inekle 10 inek arasında iki inek fark var. Tabi o arkadaşla çalışmadık. Bir başkasıyla çok güzel bir görüşme gerçekleştirdik ve işe alacağız. Son anda sormak istediği bir konu olup olmadığını sordum. ‘Var, çok merak ediyorum, arabanızın markası nedir,’ dedi. Bir iş görüşmesinin ciddiyetinden haberi olmayan biri ile çalışmamız nasıl mümkün olabilir? Ben prensip olarak yeni mezun arkadaşları işe alma eğilimindeyim. Ancak seçim yaparken en büyük kriterim, bu işe meraklı olup olmadığınız. Yani Ziraat Odası Başkanı’nı tanımıyorsanız, Tekirdağ’daki zirai ilaç bayilerinin 10 tanesinden en azından 5 tanesini sayamıyorsanız, okul dışındaki vaktinizi bu işle ilgili değerlendirmemişseniz ben sizi tercih edemem,” dedi.
Öğrencilere kendilerini sürekli geliştirmeye çalışmalarını öğütleyen Saraçoğlu, “Etrafınızda tarımla ilgili her ne oluyorsa bir ucundan tutmaya çalışın. Bu sizin hem çevre hem de bilgi edinmenizi sağlayacaktır. Ben Önder Çiftçi Projesi ile mesleğe başladım ve tüm pratik bilgimi orada edindim. O sırada birçok kişiyle tanıştım ve bu ilişkilerim sayesinde şu anda karşınızda uluslararası bir firmanın genel müdürü olarak duruyorum,” diye konuştu.
AYGUN BAŞARI ÖYKÜSÜNÜ ANLATTI
Limagrain Türkiye Genel Müdürü Cenk Saraçoğlu’nun ardından kürsüye gelen Trakya Tarım ve Veterinerlik Ltd Şti Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Özcan Aygun, hayata Edirne’de başladığını ancak üniversite okumak için Tekirdağ’a geldiği yıl olan 1988’den beri bu şehirde yaşadığını söyledi. Aygun, “Cenk Bey’le öğrenciliğimizde hem sınıf hem de ev arkadaşlığı yaptık. Şimdi de sektörde yol arkadaşlığımız sürüyor. Tekirdağ Ziraat Fakültesi mezunu olmak kesinlikle bir ayrıcalıktır. Şu anda oturduğunuz sıraların kıymetini bilmeye bakın. Okulumuz Türkiye çapında önemli bir okul haline geldi. Birçok mezunumuz şu anda sektöre yön veren önemli pozisyonlarda çalışıyor. Umuyoruz ki siz bizlerden daha iyi yerlere geleceksiniz,” ifadelerini kaydetti.
Geleceğin en önemli mesleğinin ziraat mühendisliği olduğunu iddia eden Aygun, “Artan dünya nüfusunun beslenebilmesi için yiyecek üretiminde önemli gelişmelere ihtiyaç var. Bu ihtiyacı da ancak ziraat mühendislerinin çalışmaları karşılayabilecektir. Bu bağlamda en büyük katkı hiç şüphesiz ki ziraat mühendisleri tarafından verilecektir,” açıklamasında bulundu.
Trakya Tarım hakkında da bilgiler veren Aygun, firmayı kurduklarında sadece bir masa ve sandalyelerinin olduğunu söyledi. Bugünkü karşılığı ile 1000 TL sermaye ile yola çıktıklarını belirten Aygun, “Bir tane ıslah tohum çeşidimiz vardı. TT 501 isimli bu türü hala üretiyoruz. Şu anda 14 farklı ıslah edilmiş buğday tohumu üretiyoruz. Osmancık pirincini Türkiye’ye tanıtan ve ülke çapına yaygınlaştıran iki kişiden biriyim. Trakya Tarım olarak tamamen otomatik ve 10 ton kapasiteli modern bir üretim tesisimiz var. Tohumlar burada el değmeden paketlenerek hazır hale getiriliyor. 2004 yılında bakanlığımızdan “Özel Araştırmacı Kuruluş” yetkisini aldık. O tarihten bu yana ürün geliştirebiliyoruz. Amacımız tohumculuk sektöründe dünya piyasasında söz sahibi olmak. Bu hedefi asla gözümüzde büyütmüyoruz. Eti ile partnerlik ilişkimiz var. Yulaflı bisküvilerinde kullandıkları ıslahlı yulafın %40’ını biz karşılıyoruz,” ifadelerini kullandı.
Aygun da öğrencilere şu tavsiyelerde bulundu: “Al-Sat yapmak kolay olan yoldur. Biz zor olanı, yenilik yapmayı, yaratmayı seçtik. Siz de ne kadar zor olursa olsun kendinize hedefler belirleyin ve o hedefler doğrultusunda çok çalışın. Şimdiden hedeflerinizi belirlediğinizde ileride iş hayatında yol haritanızı da ona göre çizersiniz ve başarılı olabilirsiniz. Ayrıca bu işi çok sevmeniz gerekir. Tohum ıslahı bir nevi deli işidir. Güneş doğmadan tarlada olacaksınız. Elinizde cımbızla tek tek başaklarla uğraşacaksınız. Sevmeden yapılacak bir iş değil. Bizler bu işi seviyoruz ancak başarımızın ardında fedakarlıklarımız yatıyor. Ben biliyorum ki Cenk Bey yılın 150 günü evine gidemiyor. Bizler de keza aynı şekilde çalışıyoruz. Ailelerimizden çaldığımız vakti bu iş için harcıyoruz. Başarı kesinlikle tesadüf değildir. Tek yolu çok ama çok çalışmaktır,” dedi.
TORUK: “İŞİNİZİ SEVMEZSENİZ BAŞARAMAZSINIZ”
Son olarak kürsüye gelen Sarı Tohumculuk firmasının Genel Müdürü İbrahim Toruk, sözlerine sektöre nasıl atıldığını anlatarak başladı. Toruk, şunları söyledi: Benim şu anda başarılı bir sektör insanı olarak burada bulunmam şöyle açıklanabilir: Bu benim şansımdı. Yüksek lisans yaparak araştırma görevlisi olmak istedim ama başaramadım. Daha sonra devlet kurumlarına başvurdum ama hiçbiri beni kabul etmedi. Ben de mecburen özel sektöre yönelmek zorunda kaldım. Benim en büyük şansım, mezun olduktan sonraki ilk girişimlerimin başarısız olması oldu. İlk çalıştığım firmada bana tahsis edilen araçla 4,5 ayda 65 bin kilometre yol yaptım. Hiç kimse bana bunu şart koşmamıştı. Ama ben işimi seviyordum. İşte başarının en büyük sırrı da bu. Eğer işinizi sevmezseniz sadece yapmanız gereken kadarını yapar ve kendinizi işinize vakfetmezseniz başarıyı unutabilirsiniz.”
İlk yerli hibrid ayçiçeğini üreterek işe başladıklarını ifade eden Toruk, “Başlarda hocalarımız dahil kimse bizim hibrid ayçiçeği tohumu üretebileceğimize inanmamıştı. Ama ben dedim ki, ‘Elin Fransız’ı bunu yapıyorsa İbrahim Toruk da yapar.”
REKTÖRÜ ZİYARET ETTİLER
Kendisini başarılı bulmadığını da sözlerine ekleyen Toruk, “Bizi buraya başarılı buldukları için çağırdılar. Ben bu noktaya 25 yıllık bir çalışma sonucu geldim. Bakıyorsunuz, Bill Gates, dünyanın en zengin adamı o noktaya 10 yılda gelmiş. Burada bir sorun var. Demek ki biz yeterince başarılı değiliz. Bence bunun sebebi şu: Biz mesaimizin sadece 4 saatinde kendimizi tamamen işe veriyoruz. Gates ise gününün 16 saatini tamamen işe harcayarak başarıya ulaştı. Ne kadar çok fedakârlık yaparsanız başarınız da o kadar büyük olur. Fedakârlık yapmadan başarıya ulaşmak da mümkün değildir,” şeklinde konuştu.
Panelin sonunda katılımcılara Bitki Islahı Topluluğu adına çini süslemeli tabak hediye edilirken, katılımcılar Rektör Prof Dr Osman Şimşek’i makamında ziyaret ettiler. Sektörün üniversiteden beklentilerini ileten Saraçoğlu, Aygun ve Toruk, Rektör Şimşek’ten her türlü desteğe açık oldukları yanıtını aldı. Özellikle öğrencilerin staj tarihlerinin yetersiz ve sektörün ihtiyacını karşılamayacak tarihlere denk geldiğini vurgulayan Aygun, bu konuda rektörden destek istedi.
